Beauty

Deodorantınız Ne Kadar Sağlıklı?

 

Gün boyu temiz ve ferah hissetmek için kullandığımız deodorantlar modern hayatta hemen hemen hepimizin hayatının vazgeçilmez bir parçası. Peki vücudumuzla bu kadar yakından temas eden kimyasalları ne kadar iyi tanıyoruz?

Terleme; vücudun zararlı toksinleri sistemimizden atmak için uyguladığı en etkili yöntem. Deodorant ve antiperspirantlar içerdikleri ağır kimyasallar ile bedenin doğal döngüsünde dışarı çıkması gereken toksinleri vücudumuza hapsediyor. En büyük tehlike de bu ürünlerin çoğu içeriğinde cilt gözeneklerini tıkayan bir aktif bileşen alüminyum içeriyor. Yani daha basit anlatımıyla temizlik ve güzel kokmak uğruna kendimizi zehirlememize neden oluyor.

Ne yazık ki alzheimer, demans ve meme kanseri gibi hastalıkların önünü açan bu ağır metal tek tehdit değil. Terleme önleyici kimyasalların içeriğinde hormon dengesini bozan ve organ fonksiyonlarını etkileyen bir başka dizi petrokimyasallar ve koruyucular da yer alıyor.

Kimyasal içeren deodorantlarda olan 5 Toksik İçerik:

Triclosan:  FDA tarafından bir pestisit ve EPA tarafından olası bir kanserojen olarak sınıflandırılıyor. Antibiyotik direnci, cilt tahrişi, alerjiler ve tiroid sorunlarına yol açan bir antibakteriyel olarak karşımıza çıkıyor.

Propilen glikol: Karaciğer odaklı pek çok araştırma, merkezi sinir sistemine ve kalbe zarar verebileceğini savunuyor.

Parabenler: Hormonal dengesizliğe yol açan sentetik kimyasallar olarak biliniyor. Doğum kusurları, organ zehirlenmesi ve meme kanseri dahil hormonal kanserlerdeki artışla bağlantılı olduğu düşünülüyor.

Sentetik kokular: Ürünlerin güzel kokması için oluşturulan bir kimyasal bileşik ‘ftalat'. Kanında ve idrarında yüksek miktarda ftalat bulunan kadınlarda, doğum kusurları riskinin daha yüksek olduğu gözlemleniyor.

Alüminyum:  En ağır metallerden biri nöroksin olan alüminyum, Alzheimer hastalığı ve meme kanseri ile ilişkilendiriliyor. 

Kozmetik sektöründe yaygın kullanılan paraben, triclosan ve sentetik koku içerikleri sadece bedeninizle kalmıyor yaşadığımız ekosistemi de tahrip ediyor. Özellikle suya karışan kimyasal atıkların ayrışımı gerçekleşmediğinden en çok su ekosistemi zarar görüyor. Suda ayrışımı gerçekleşmeyen bu kimyasallar deniz canlılarının dokularında birikiyor ve zehirlenmeye yol açıyor.

Önemli bir diğer nokta ise gezegenimizin ozon tabakası. Deodorantların içeriğinde bulunan CFC gazı (Kloroflorokarbon) parçalanmıyor ve havada karşısına çıkan diğer moleküller ile birleşmeden doğrudan ozon tabakasına yükseliyor. Bozulmadan ozon tabakasına kadar çıkabildiği için ozon tabakasının yüzeyinde deliklere yol açıyor.

 

Neyse ki, katkı maddesi içermeyen deodorantların her geçen gün artıyor. Kendinize iyi gelecek, doğa dostu tercihler yapmanız dileğiyle…

 

Meraklısı için daha fazlası:

https://www.bilimgunlugu.com/deodorant-kullanirken-zararlarinin-farkinda-miyiz/

https://pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/14639125/

https://vogue.com.tr/bakim/cilt-bakim-urunlerinde-cevreye-zarar-veren-7-icerik

Yazar hakkında:

 

Alara Dolunay – Be People Editörü

Lisans Eğitimini Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri Bölümünde tamamlayan Alara Dolunay, ICM Turkey Dijital Pazarlama Ajansı proje müdürü asistanlığı ve Doğan Paksoy Galeri Genç Sanat Dergisi Yazarlığı stajlarını tamamladı. 2020 senesinde Sotheby’s Art Institute, Sanat Tarihi programına katıldı. Ocak 2021’den beri Be People bünyesinde Kreatif Editör konumunda çalışıyor.

 

Karbonhidrat Tüketimine Gizli Formül: Dirençli Nişasta

Karbonhidrat Tüketimine Gizli Formül: Dirençli Nişasta

DEVAMINI OKU