Enerjinizi Yönlendirin, Hayatınızı Yönetin!
Enerjimizi yönetmenin önemli olduğunu hepimiz hissediyoruz. Peki gerçekten neden önemli ve bunu nasıl yapacağız? YOUniversity Eş Kurucusu Steve Comer ile konuştuk.
Bir enerji terapisti ne yapar?
Sıradan terapiler farmakoloji yoluyla insanın kimyasıyla oynayarak semptomları ortadan kaldırmaya çalışır. Bense bir enerji terapisti olarak farklı bir perspektiften bakıyorum. O kişinin hayatında neler oluyor; zihinsel, duygusal, ilişkisel anlamda neler yaşıyor bilmek istiyorum. Böylece semptomların enerjisel anlamda kökenini bularak bu kişileri o kaynaktan kurtarmaya yönlendiriyorum.
Kişinin tecrübe ettiği kriz veya sorun ne ise kendisini ona çivili kalmış hissediyor. Bu durum aslında enerjinin hareket etmediği, akmadığı anlamına geliyor. Zira hayat enerjisinin akmasına izin vermediğimizde rahatsızlıklara ve fonksiyon bozukluklarına yol açıyoruz. Bu farklı bakış açısından baktığımda akışa izin vermek, sistemi daha fonksiyonel hale getirmek için neyin değişmesi gerektiğini tanımlayabiliyorum.
YOUniversity’yi kurmanızın başlıca nedeni neydi?
YOUniversity’yi kurmamızın temel sebebi, insanların yaşam deneyimlerine dair daha belirleyici olabilmelerini istememiz. Sağlıklarını, esenlik seviyelerini ve genel hayat kalitelerini arttırmak için onlara araçlar sunuyoruz.
Sintia, Özlem ve ben özel derslerimizde kişisel bakımın temelleri, duygu ve enerjinin ustalıkla yönetimi konularına çok zaman ayırdığımızı keşfettik. Bu nedenle bu temelleri öğretmek ve insanların kendilerine dair bir eğitime başlamak için güvende hissedecekleri kalp merkezli bir alan yaratmak için bir program hazırladık.
Programınız neleri kapsıyor?
YOUniversity’nin ilk dönemi, özgürlüğün temelleri olarak adlandırılıyor. Bilinçsizce içinde olduğumuz örüntülerin bir gözlemcisi haline gelmek için günlük hayatta kullanabileceğimiz basit araçlar sunuyoruz. Enerji anatomisi, kişisel regülasyon ve köklenme teknikleri, nefes çalışmaları ve meditasyon ile ilgili eğitimler veriyoruz. Her dönemi bir öncekinin üzerine kuruyoruz ve duygularımızı işleme sürecinde, savunma mekanizmalarımızda ve travmalarımızda gitgide daha derine iniyoruz.
Öğrencilerin günlük hayatlarına uygulayabileceği enerji tedavisi, nörobilim, bilişsel ve davranışsal bilimleri bir araya getiren travma hakkında bilinçli bir bakış açısı yaratıyoruz.
Öz farkındalığın birinci aşaması nedir?
Kafanızın içinde sizin gibi davranan bir ses duyup onun aslında siz olmadığını anladığınızda, bu sesin farkında olan bilincinize dönüşmüş oluyorsunuz. Bu birinci adım. Böylece sizin kendinizin kim olduğunu yeniden tasarlama ve yorumlama hakkınız oluyor ve olmak zorunda olduğunuz kendinizi şartlamamaya başlıyorsunuz.
Uzun dönemli stres vücutta nasıl sorunlara yol açıyor?
İnsan vücudunun uzun süre devam eden stres eşliğinde fonksiyonel olacak şekilde tasarlanmadığı bilimsel bir gerçek. Stresle karşılaştığımızda hormonal sistemimizle merkezi sinir sistemimiz arasında sinyaller harekete geçiyor. Bu durum Savaş veya Kaç reaksiyonu olarak da bilinir.
Bu reaksiyon, çevremizde bir tehdit olduğunu düşündüğümüzde harekete geçiyor ve adrenalin, kortizol gibi bir dizi hormonu salgılatıyor. Uzun vadede bu aşırı yüksek hormon seviyeleri bedenin tüm fizyolojik sürecini bozarak birçok sağlık sorununa yol açıyor. Anksiyete, depresyon, kilo artışı, kalp rahatsızlıkları, sindirim rahatsızlıkları, uyku problemleri ve hafıza kaybı bunlardan sadece bazıları.
Buna rağmen stresin kötü olduğunu söyleyemeyiz. Strese ihtiyacımız var çünkü gelişmemiz için bizi zorlayarak farkındalığı daha yüksek insanlar yapmaya itiyor. Optimum oranda performans, öğrenme ve gelişme için doğru oranda stres gerekiyor. Bizi biraz zorlamaya yetecek ve konfor alanımızdan çıkartacak kadarı yeterli. Konfor alanımızdan çıktığımız nokta, gelişmenin olduğu ve bizim kendimizi en çok yaşıyor hissettiğimiz yerdir.
Negatif düşünmek hangi rahatsızlıkları etkiliyor?
Negatif düşünce örüntülerinde takılıp kaldığımızda sürekli strese karşı cevap verme modunda kalmış oluyoruz. Az önceki cevabımda uzun dönemli stresin vücudu nasıl etkilediğini anlatmıştım. Doktor ziyaretlerinin yaklaşık %90’u stresle alakalı oluyor. Negatif düşünce örüntülerimiz hastalıklarımızın ve rahatsızlıklarımızın temelini oluşturuyor.
Negatif düşünceyi azaltan birkaç bilimsel metottan bahsedebilir misiniz?
Dünya genelinde tanınan psikiyatr ve yazar Dr. Daniel Amen ile çalıştım. Otomatik Negatif Düşünceleri Öldürmek (ANTS) olarak bilinen bir teknik kullanıyor. Bu bilişsel davranış tekniğinde negatif düşüncenin nerede tekrarlandığını tanımlıyor ve bir dizi soru boyunca adım adım ortadan kaldırıyorsunuz.
Meditasyon; düşüncelerimizi dönüştürmesi ve düşüncelerimizle ilişkimizi belirlemesi açısından çok yaygın bir teknik. Direkt negatif düşünceleri kaldırmak ile ilgili değil ama onları gözlemleyerek sizin üzerinizde kontrol sahibi olmalarını engelliyor.
Algılarımız hayatımızı nasıl kısıtlıyor?
Algılarımız çevremizi nasıl yorumladığımız ile ilgili bize bir filtre ekliyor. Bu filtre, inançlarımız, duygularımız ve travmalarımızla şartlanıyor. Hayatı olduğu gibi değil, bu filtre eşliğinde yorumladığımız şekliyle görüyoruz. Bu durum da hayatımıza bir sınır çekmiş oluyor. Olanları hiçbir zaman oldukları gibi göremiyoruz ve yaşamdaki deneyimlerimizde ve ilişkilerimizde kırılmalar gerçekleşiyor.
Pandemiden kaynaklanan stresimizi nasıl yönetmeliyiz?
Neyin bizim kontrolümüzde olup neyin olmadığını devamlı olarak kendimize sormak durumundayız. Kontrolümüz dışında olanları akışına bırakmakla ilgili çalışmalıyız. Böylece enerjimizi neleri kontrol edebileceğimiz üzerine odaklayabiliriz. Her zaman kontrol edebileceğimiz şey, kendi iç çevremiz. Pandemi, içimize bakmak ve orada olanla beraber olmak için global bir davet gibi.
Stres seviyenizi siz nasıl yönetiyorsunuz?
Kişisel olarak temel şeylere odaklanıyorum. İyi besleniyorum, hareket ediyorum, iyi uyuyorum ve meditasyon yapıyorum. Bu elementleri hayatımda öncelik haline getirdiğimde diğer her şey kolaylaşıyor. Köklü, merkezde ve odaklı durmak daha kolay oluyor. Benim için neyin önemli olduğuna dair bilinçliyim ve tüm enerjim ile dikkatimi buna veriyorum. Bu sayede hedeflerimle ilgili ilerleyebiliyorum. Yıllar içinde öğrendim ki, düşünce şeklim benim her şeyim. Zorlukları ve engelleri bana benim hakkımda daha çok şey öğreten öğretmenler gibi düşündüğüm bir akışı bulabildim.
Kendini tanımayı nasıl tanımlarsınız?
Kendinizi gerçekten tanıdığınızda güçlü ve zayıf yönlerinizi biliyorsunuz. Farklı durumlar ve kişilerle ilgili eğilimlerinizi ve örüntülerinizi fark ediyorsunuz. Sizin için önemli olanın ne olduğunu, amacınızı ve neyin sizi canlı hissettirdiğini biliyorsunuz.
Kendimizi tanımamız günümüzde çok daha önemli çünkü büyük şirketlerin ve çok zeki insanların dikkatimiz çekmek için son teknolojiyi kullandığı bir dünyadayız. Dikkatimiz bir ürün haline geldi. Kim olduğumuz ve ne istediğimiz konusunda emin olmadığımızda perde arkasında neler olduğunu bilsek bile etkilenmeye, manipüle edilmeye ve kontrol edilmeye meyilli oluyoruz.
Enerjimiz dikkatimizin olduğu yere akar. Dikkat dağıtıcı pek çok şeyin bulunduğu bu dönemde, hayatımızı yönetmek için dikkatimizi kontrol edebilmeye çok ihtiyacımız var.
Bu yazıda ifade edilen görüşler, alternatif çalışmalara ışık tutmayı ve konuşmayı teşvik etmeyi hedefler. Yazara ait olan bu görüşler, Be People’ın görüşlerini yansıtmak zorunda değildir ve hekimlerin ve doktorların (tıp doktorlarının) tavsiyelerini bir ölçüde içeriyor olsa bile, sadece bilgilendirme amaçlıdır. Bu yazının; profesyonel tıbbi tavsiyenin, teşhisin ve tedavinin yerine geçmesi hedeflenmemiştir ve özel bir tıbbi tavsiye için buradaki bilgilere güvenilmemelidir.
Steve Comer - YOUniversity Eş Kurucusu
Steve Comer, kişilerarası nörobiyoloji, bilişsel ve davranışsal bilimlerde kapsamlı bilgiye sahip bir zihinsel sağlık eğitmenidir. Sporcularla çalışan, yüzlerce atölyeye imza atan ve dünya genelinde konuşmalar yapan bir konuşmacı olarak kişilerin vücutları ve zihinleriyle ilişkilerini değiştirmelerine yardımcı olur.