Yoga eğitmeni Alexis Gulliver ile kadim Yoga öğretisinin iyileştirici dünyasına yolculuk...
YogaUni’nin güncel projelerinde neler var?
YogaUni projesini 2014’te başlattık. Çünkü öğrencilerin evde veya seyahat halindeyken pratik yapmanın rahatlığını seveceğini düşünüyorduk. Herhangi bir zamanda dünyanın herhangi bir yerinden sisteme girerek favori öğretmenlerinden ders alabilmeleri, yoğun programlarına rağmen yogayla ve birbirleriyle bağlantıda kalmak için harika bir yol. Ayrıca, bir yere gidip gelmekle uğraşmadan, evde uygun oldukları zamanda vücutlarında odaklanmak istedikleri bölgeyle ilgili kendi seviyelerinde dersler seçebilmesi çok faydalı. Bizim hayalimiz bu imkanı verebilmekti.
İlk başta açıkçası çok üye kazanamadık. İnsanlar, evde yoga yapma fikrini yeterince çekici bulmadıklarını söyledi. Şimdi, karantina sürecinde ne olduğuna bakın… Hepimiz evde olmak zorundayız ve tüm dünya her şeyi online bir şekilde yapıyor ya da online kaynaklardan öğreniyor. YogaUni için harika bir fırsat; çünkü bu hep inandığımız şeydi. Video kütüphanemizde pek çok online ders sunmak dışında, öğrencilerin katılabilmesi için canlı yayın şeklinde sınıflar da sunmaya başladık. Ayrıca, şu an online Yin Yoga eğitmenliği veriyoruz. Bugünlerde öğrenciler online eğitimin ne kadar verimli olabileceğini görüyor ve YogaUni onlara tam olarak ihtiyacı olanı vermek için eşsiz bir konumda.
Pratiğinizde farklı yoga türlerini bir araya getirirken en çok neye dikkat ediyorsunuz?
Her yoga dersini bir uçan halı yolculuğu olarak düşünüyorum. Sizi yavaşça içine almalı, zihniniz ile bedeninizin o gün yaptıklarınızdan yogaya geçiş yapmasına izin vermeli. Pratik hızlandıkça, uçan halı gitgide daha yukarıya çıkar ve içinizdeki yeni, keşfedilmemiş yerleri görmenize yardımcı olur. Yoga matında nefeslerle hareket ederken aşağıya, kendinize bir gözlemci gibi bakmanız gerekir. Ders, sonunda sizi yavaşça yere bırakıp dinlenebileceğiniz ve deneyimlediğiniz her şeyi sindirebileceğiniz bir şekilde bitmeli. Kalkış, uçuş ve iniş güzel bir şekilde kombinlenmeli, öğrencilerin kendilerinin en iyi olduğu şeyleri görmelerine izin vermeli. Ben bir ders yaratırken, hangi stilde olursa olsun her bir öğrencide bu sihrin yaratılması için farklı pozları kombinlemeye çalışıyorum.
Online yoganın evden kolayca yapabilecek olmamız dışında ne gibi avantajları var?
Online yoganın öğrencilerin akıllarında bulundurmasını istediğim pek çok faydası var. Bir stüdyoda grup yoga dersine gittiğinizde eğitmen tempoyu, zorluk seviyesini ve o günün odağını belirler. Bu kombin, o gün ihtiyacınız olan şey olmayabilir ama yine de sınıftakilerle dersi takip etmeniz gerekir. Online yoga yaparken ise seviyeyi ve stili seçerek dersin o günkü ihtiyaçlarınıza uygun olduğundan emin olursunuz.
Mesela, diyelim ki beliniz ağrıyor. Bel problemlerinize yardımcı olacak videoları filtreleyebilirsiniz. Diğer büyük bir avantaj ise; zaman ve hız. Yoga stüdyolarındaki dersler genelde bir saat veya daha fazla oluyor; üstelik stüdyoya geliş-eve dönüş için de zaman gerekiyor. Evde, akşam yemeğinden önce sadece yarım saatiniz var diyelim. Sadece 30 dakikalık dersleri filtreleyip seçerek, aslında zamanınız yok diye yapmaktan vazgeçeceğiniz harika bir yoga pratiğini kaçırmamış olursunuz. Bu nedenle online yoganın öğrencileri pratikleriyle ilgili daha tutarlı hale getirdiğini düşünüyorum. Ayrıca özellikle başlangıç seviyesindekiler veya hareketleri yanlış yaptıklarını düşünenlerin evde pratik yapabilmesi, kendi hız ve seviyelerinden rahatça ilerlemelerine izin veriyor. Etrafta başka biri olmadığından kendilerini daha güvende hissediyorlar. Örneğin, pek çok kişi bana esnek olmadığı için yoga yapmadığını söylüyor. Gözleri üzerinizde olan bir öğretmenin veya başka öğrencilerin varlığının olmadığı online videolar, esnek olmaya dair harika bir başlangıç.
Online yoga'nın, sizi normalde beraber pratik yapma şansı bulamadığınız öğretmenlerle bir araya getirmesi de harika. Ben kendi pratiklerimi 15 yıldır evden yapıyorum; bu online kanalların yoga yapmanın muhteşem bir yolu olduğunu düşündüğümün açık bir kanıtı.
Yıllardır yogayı öğretip bir yandan kendiniz de öğrenmeye devam ederken; ne gibi unutulmaz tecrübeler kazandınız?
Bence bu uzun zamanda öğrendiğim en büyük şey, ne kadar çok şey bilmediğim. Özellikle de ilk başladığım zamanlarda ne kadar az şeyi bildiğimi sonradan fark etmem... Eğitmenliğe ilk başladığım zaman, yogayı kişisel pratiklerimden yola çıkarak çok seviyordum ve bu deneyimi başkalarıyla da paylaşmak istemiştim. Farklı öğrencilerin ve değişik ihtiyaçların hepsine uyabilecek derslerin nasıl yaratabileceği konusunda bilinçli değildim. 16 yıl önce yaptığım dersleri düşündüğümde, bir sınıfa nasıl eğitmenlik verdiğime bile şaşırıyorum. Sadece kendi vücudumdaki hislerime göre öğrencileri yönlendiriyordum. Uzun yıllar içinde, yüzlerce sınıfa ders verdikten sonra, çok farklı tipteki öğrencileri tanıma şansım oldu. Farklı yaşlar, vücut tipleri, sakatlıklar ve ihtiyaçlar gördükten sonra artık öğrencilere hem onların istediği hem de ihtiyaçlarının olduğu dersleri nasıl yaratabileceğimi görüyorum. Bu süreçte, hem eğitmen olarak nasıl değiştiğime hem de öğrencilerin devam eden dönüşümlerine birlikte tanık olmak gerçekten inanılmaz. Bu evrim, bir eğitmen olarak en unutulmaz deneyimim diyebilirim.
Favori yoga tipiniz zamanla değişti mi?
Yogada favori stilim yıllardır hiç değişmedi. Hala en çok Vinyasa Yoga’ya bağlıyım. Bugünlerde, yirmili yaşlarımla kıyasladığımda pratiğimin ritmini biraz yavaşlatmanın değerini fark ediyorum. Basit, klasik pozlar adeta çok yakın arkadaşlarım haline geldi. Eskiden, Pretzel pozu gibi, hep oldukça zor olan pozları yapmak istiyordum. Şimdi, vücuduma iyi bakması, daha da önemlisi zihnimin pozun içinde dinlenebilecek bir yer yaratması için daha temel pozlardaki basitliğe güveniyorum. Sanki, en yakın arkadaşınla vakit geçirirken dinlenmek ve sakinleşmek gibi.
Yoga, meditasyon ve nefesi ayrı mı; tek bir bütün olarak mı görüyorsunuz? Yogada farklı seviyelerdeki kişiler bu elementleri nasıl birleştirebilir?
Bu üç alan ayrı ayrı da çalışılabilir ama ben hepsinin bir diğerini desteklediğini düşünüyorum. Birbirlerine puzzle parçaları gibi uyarak birleşiyor ve yogada sizi o anı deneyimlemeye taşıyor. Nefesi; meditasyonda zihnimizi sakinleştirmek için, yogada da pozlara girip çıkmak için kullanıyoruz. Diğer yandan, yoga yaparken bedeninizi meditasyon yapmak için daha rahat hale getiriyorsunuz. Böylece her bileşen diğerini destekliyor. Bence bir element diğerlerine de ilgi duymanızı sağlıyor. O nedenle, herhangi birinden başlayıp kendinizi üçünü de yaparken bulabilirsiniz. Öğrettiğim ve deneyimlediğim yoganın, nefesten enerji bulan hareket halinde bir meditasyon olduğuna inanıyorum.
Yoganın hayatınızda yarattığı dönüşümü üç kelimede nasıl özetlersiniz?
Sağlık, mutluluk ve huzur.
Baş aşağı yapılan yoga pozisyonlarının, yer çekiminin gücüyle uyumlu hale gelerek yaşlanmaya karşı yardımcı olduğunu söyleyebilir miyiz?
Klasik yoga öğretisinde, kafamızın içinde Amrita denilen bir öz sıvı olduğu düşünülür. Bir damla Amrita ateşe; yani sindirim için mideye düştüğü zaman kişinin bir yaş yaşlandığı kabul edilir. Bu durumda teorik olarak, eğer baş aşağı pozlara vakit ayırırsanız Amrita’nın ateşe düşmesine ve dolayısıyla yaşlanmaya engel olmuş olursunuz. Buna inanıp inanmamak sizin kararınız; ama bu inanışın arkasındaki fikir, yoganın yaşlanmayı yavaşlattığı. Ben, direkt bir etkiden emin değilim ama beslenme, kaliteli uyku ve kişisel bakımla ilgili daha yüksek bir bilinç yarattığını ve tüm bunların da kırışıklıkların oluşması gibi yaşlanma belirtilerinin daha geç ortaya çıkmasına yardım ettiğini düşünüyorum. Ayrıca yoga, er geç kaçınılmaz olan yaşlanmaya savaş vermek yerine, onu kabul etmeyi de öğretiyor.
YogaUni videolarının arasında, hangisi en popüler ve neden?
Hanuman Legend isminde bir YogaUni sınıfım var. Maymun Kral Hanuman’ın ve onun kraliçeyi kurtarma yolculuğunun hikayesini anlatıyor. Bu hikayeyi pozları yaparken anlatmak gerçekten eğlenceli. Hanumanasana; bir bacak önde, diğeri arkada olacak şekilde bacaklar ayrılarak oturulan zor bir poz. Hanuman’ın kendisini kraliçeyi kurtarmaya adamasını temsil ediyor. Bu adanmışlık fikrini, yoga pozunu yaparken dikkatimizi tamamen poza vererek biz de yansıtıyoruz. Öğrenciler, bu durumu kişisel yoga yolculukları için motive edici ve ilham verici buluyor.
Kendinizi güçlü hissettiğiniz birkaç yoga pozunu paylaşabilir misiniz?
Vücutlarını daha güçlü kılmak için öğrencilere öğrettiğim poz: Plank Pose. Sadece harika bir karın güçlendirici değil, kollarınızdan destek aldığınız bir poz olduğundan onlar da güçleniyor. Bu poz sırasında öğrencilerin derin nefes alarak bilinçlerini vücutlarında baştan aşağı gezdirmesi gerekiyor. Böylece bacaklarını da çalıştırmış oluyorlar.
Önerebileceğim bir diğer poz da Goddess Squat. Bu pozda ayaklarımızı 45 derece dışarıya açıyor ve kalçamız ile dizlerimiz aynı çizgide olacak şekilde dizlerimizi aşağıya doğru büküyoruz. Fitness dünyasında bu poza Sumo Squat deniyor. Bacak kaslarınızı güçlendirirken dayanıklılığınızı da artırmanız için harika bir poz. Omurganızı geniş, göğsünüzü yukarıda tutarsanız kaslarınızı doğru bir duruşa sahip olmak için de çalıştırmış olursunuz.
Kendinizi iyi hissetmeniz için sabah ve gece ritüelleriniz neler?
Karantina, yararlı rutinler geliştirmek için harika bir zaman. Sabahları, yataktan kalkar kalkmaz organik elma sirkesi ve su içiyorum. Daha sonra öncelikle 20 dakika meditasyon yapıyorum. Ardından Jain Yoga Uzmanı Achrya Shree’nin bir dizi nefes egzersizini yapıyorum. Bu iki şey, benim farkındalıklı bir gün geçirmem için önceliklerim. Eğer sabah mutlaka erkenden yapmam gereken başka bir şey varsa ona göre daha erken kalkıyorum. Egzersizimden sonra sonunda güzel bir kahvenin zamanı geliyor.
Gecemi ise sakinleştirici bitki çayı ile bitiriyorum. Bu genelde Rooibos tea oluyor. Yatağa girmeden 20 dakika daha meditasyon yapıyorum. Böyle huzur bulduğum için, bunun uykudan önce yaptığım son şey olmasını istiyorum. Rutinlerin iyi alışkanlıklar geliştirmeye çok yardımcı olduğunu düşünüyorum. Küçük hedeflerle başlıyor ve neyin üzerinde çalışıyorsam rahatladıkça hedeflerimi büyütüyorum.
Yogaya olan bakış açısı, farklı ülke ve kültürlere göre nasıl değişiyor? Türkiye’deki yoga takipçilerine özel fikirler ya da davranışlar gözlemliyor musunuz?
Türkiye’ye ilk taşındığımda fark ettiğim ilk şey, Amerika’dakilere kıyasla öğrencilerin meditasyon hakkında bir şeyler öğrenmeye daha ilgili olduğuydu. Amerika’da bir yoga hocası öğrencilere sık sık gözlerini kendi matlarında tutmalarını söyler çünkü öğrenciler kendilerini sınıftaki herkesle karşılaştırır. Onların kültürleri rekabete daha dayalı. Böyle bir uyarıyı Türkiye’de şimdiye kadar hiçbir zaman yapmak zorunda kalmadım. İstanbul’daki eğitimlerimde öğrenciler yoga sınıfına rekabet taşımıyor ve kendilerini gereğinden fazla zorlamıyor; bundan her zaman keyif aldım.
Ayrıca sağlıklı beslenmeye, beslenmenin egzersiz ile ilişkisine ve ikisinin hayatlarına etkisine yıllar boyunca gitgide daha fazla ilgi duymalarını izledim. Sadece yoga değil; Türkiye’deki insanlar arasında yürüyen, koşan, spor salonuna giden ve fitness’e zaman ayıran herkesi gerçekten seviyorum. Türk öğrencilerde gördüğüm en negatif özellik ise çok sigara içmeleri. Ben birçok nedenden dolayı sigara içmeye tamamen karşıyım. Sigara içenlere artık Amerika’da çok az rastlanıyor.
Yoga, nefes almak ve enerjini artırmak için nefesi kullanmak üzerine. Sigara ise nefes kapasitemizi azaltıyor. Ayrıca ciltte erken yaşlanma gibi yan etkileri de var. Sert gözükmek istemiyorum ama sigaraya karşı olduğumu belirtmem önemli bir mesaj. Hem tüm öğrencilerimin hem de Türkiye’deki herkesin uzun, sağlıklı ve dolu dolu bir hayatı olmasını istiyorum.
Photo credit: Jessica Gulliver
Alexis Gulliver – Yoga Eğitmeni
Michigan State University – The Eli Board College of Business Tedarik Zinciri Yönetimi Bölümü’nde lisans eğitimi alan Gulliver, YogaWorks’de 200 Saatlik Yoga Birliği Sertifikası aldı. Uzun yıllar yoga eğitmeni olarak çalışan Gulliver, 2014 yılında web tabanlı yoga, pilates, meditasyon ve fitness platformu olan YogaUni’yi kurdu.