Cilt bakımı bileşenleri dünyasında retinoidler, alfa hidroksi asitler ve peptidler gibi iddalı isimler olsa da hala duymadığımız güzellik sektöründe yankı uyandıracak içerikler var. 1980’li yıllarda keşfedilmiş olmasına rağmen cilt bakımında yeni yeni adından söz ettirmeye başlayan ektoin, cildin elastikiyetini artıran, keratin üretimini destekleyen ve nem bariyeri oluşturan niacinamide içeriğinin yükselen partneri.
Ektoin dünyanın en sıcak bölgelerinde, zorlu iklim koşulları altında yaşayabilen tek hücreli bir bakteriden elde edilen çok fonksiyonlu bir molekül. Kurul sertifikalı dermatolog ve MADiRE markası kurucusu Dr. Stephani Kappel, hücrelerin dış katmanında doğal bir koruyucu bileşen görevi üstlenerek organizmaları dehidrasyona, aşırı sıcaklıklara ve diğer çevresel faktörlere karşı koruduğunu savunuyor.
San Diego'daki Art of Skin MD'de kurul sertifikalı dermatolog ve kozmetik cerrah olan Dr. Melanie Palm, ektoinin hücre zarındaki oksidatif stres, iltihaplanma ve hasardan korumaya yardımcı olurken, aynı zamanda nemi hapsederek cilt bariyerini güçlendirdiğini ve transepidermal su kaybını azalttığını söylüyor. Transepidermal su kaybı ise yüksek sıcaklıkta ve atmosferik nemin düşük olduğu ortamlarda cilt yüzeyindeki suyun buharlaşması olarak açıklanıyor.
Kulağa bu denli tanıdık geliyor olmasının nedeni bir tür B vitamini olan niacinamide ile benzer nitelikler taşıyor oluşu. Peki aralarında önemli bir fark var mı? Dr. Palm, niasinamide cilt tonu eşitleme ve gözenek görünümünü iyileştirmeye yardımcı olabilirken, ektoinin hidrasyonu artırma yeteneğine sahip olduğunu açıklıyor. Cilt sorunlarına bağlı olarak, bu ikisi aslında birlikte oldukça iyi ve sinerjik bir şekilde çalışabiliyor.
Dr. Palm ektoinin, hyaluronik asit ve gliserin gibi nemlendirici özelliklere sahip diğer bileşenler veya seramidler ve peptidler gibi cilt bariyerini güçlendirmeye yardımcı olan içeriklerle de birlikte kullanılabildiğini belirtiyor. Neredeyse tüm cilt bakım içerikleriyle iyi anlaşabilen ektoin benzer yarar sağladığı bileşenlerle birlikte kullanıldığında bu bileşenlerin etkilerini artırmakla kalmıyor yoğun içerikli olanların zararlı yan etkilerini de azaltabiliyor. Özellikle AHA-BHA ve retinoidler gibi asit içerikli, peeling etkili ve kızarıklığa yol açabilen ürünlerle bir arda kullanılması tavsiye ediliyor.
Yapılan araştırmalar ektoinin UV ışınları, kirlilik gibi çevresel stres faktörlerine karşı koruma sağladığını ve erken yaşlanma belirtilerini azalttığını gösteriyor. Yani aslında sadece genç ve orta yaş grubu cilt tipleri için değil olgun cilt tipi için de fazlasıyla elverişli bir yapıya sahip. Toronto Üniversitesi Dermatolojik Cerrahi Bölüm Başkanı Dr. Nowell Solish, “klinik olarak kanıtlanmış olağanüstü bir bileşen” sözleriyle tanımladığı ektoinin ince çizgi ve kırışıklık görünümünü azalttığı, cilt dokusunu iyileştirdiği ve elastikiyetini artırdığına da dikkat çekiyor.
Siz de çok fonksiyonlu ve sürdürebilir işleve sahip bir cilt bakımı üyesi arayışı içindeyseniz, ektoin rutininizin eksik elemanı olabilir. Yine de herhangi bir alerjik reaksiyona karşı bir cilt doktorundan görüş almakta fayda var.